Fuat Roportajı: Rap'le Dünyayı Kurtaramayacağımın Farkındayım
Fuat Ergin kimdir 1972 yılında Berlin'de doğdu. 1992 yılından beri Almanya'dan Hollanda'ya birçok yerde sahne aldı. 1997'de 8-16 yaş arası Alman ve Türk gençlere rap dersleri verdi. 2002 yılında Wu Tang Clan'den RZA'nın albümünde yer alan sayılı rapçilerden oldu. 2005 yılında " Her ayın elemanı" adlı albümüyle Türkiye'de tanındı. Bu albüm dışında.
Hip-hop Türkiye'ye hangi kültürel referanslarla girdi? Eğlence ve haz dünyasından ibaret bir görünürlük hip-hop için yeterli mi?
Hip-hop Türkiye'ye bayağı geç geldi diyebilirim. 8o'lerin ikinci yarısından sonra Public Enemy, Run DMC gibi gruplarla girdi buraya rap müzik. Public Enemy açısından bakarsak çok daha protest bir referans vardı, ama çok büyük bir dinleyici kitlesine ulaşamadı burada. Sadece İngilizce bilen insanlar, siyah müziğiyle yetişmiş insanlar daha çok ilgi duydu aslında. Cartel Türkçe raple gelene kadar Türkiye'de rap adına bir şey yoktu. Biraz DJ'lik ve breakdance dışında Türkiye'de herhangi bir etkinlik yoktu, yani bebek zor doğdu diyebilirim. Hip-hop'un temelinde eğlence yatmaz tabii ki; ABD'deki ve dünyanın her yanındaki plak şirketlerinin teşvikiyle salt bir eğlence endüstrisine dönüştürülmek isteniyor. 500 bin dolarlık avans çekini önüne koyduklarında onların istediklerini yapan bir sürü rapçi yaraüyorlar. Plak şirketlerinin bu pastadan yararlanmaya çalışmalarına rağmen hip-hop tamamen eğlenceden oluşan bir şey değil, insanın kendisini karakteri doğrultusunda ifadesi ve yaşadığı dünyadaki sorunları hazmedip insanlarla paylaşması için varolan bir sanat akımıdır.
Toplumdaki dışlanmışların, ezilmişlerin sesi olarak anlam kazanan rap müziğin son yıllarda pahalı arabalar, gösterişli takılar ve zevk alemlerinden ibaret bir kanala doğru yönelmesi hakkındaki düşüncen nedir?
Bence çok acı! Özellikle Afro-amerikalıların beyaz yaşam stilinden bu kadar etkilenmeleri ve bunun altında ezilmeleri çok yanlış. Videolarında villa, yüzme havuzu ya da bir yat gösteriyorsan bunu izleyen insanlara da bir örnek gösteriyorsun demektir ve bu konuma gelebilmek için bir sürü insan elinden geleni yapacakür; eğer rap yapmıyorsa kokain satacakür, breakdance yapamıyorsa soygun yapacakür. Çünkü o noktada mühim olan o yaşam standarünı elde edebilmek olacaktır bir noktadan sonra. Hip-hop'un materyalizme esir düşmesi çok yanlış. Türkiye'de bu tip yaklaşımlar daha da yanlış. Ülkemizin ekonomik koşulları belliyken insanlara videolarda kendini yata binerken göstermek çok abes. Akıllı ve güzel şeyler yapmak lazım!
Yaptığınız müziğin ve şarkı sözlerinizin içeriğinde neler yatıyor?
Benim için rap bir çatı, her şeyi bu çatının altına sığdırabiliyorum. 24 saat içinde o kadar ilginç şeylere maruz kalıyorsunuz ki; bunları görüyorum, anlamaya çalışıyorum ve hazmettiklerimi de ra-pimle geri vermeye çalışıyorum. Hayaümı daha iyi anlamak ve insanlarla bir şeyler paylaşabilmek için rap benim için çok önemli. Önemli olan kalbimden geçenleri beat'in üstüne aktarabilmek.
Senin müziğinin sahip olduğu samimiyet ve içsel isyan duygusu yaşadığımız topraklarda dinleyiciler üzerinde somut bir karşılık buluyor mu?
Kesinlikle buluyor. Konserlerimizde en ön sırada gelip ağlayan, duygulanan insanlar var. Bize desteğini ve beğenisini ifade eden dinleyicilerimiz var. Tabii bize 'siz ne yapıyorsunuz, Amerikan ya-lakasısınız' diyenler de var. Bunları takmıyorum ama bunlar da var. Benim Türkiye'ye gelmemin en önemli nedeni burada daha iyi anlaşılır olabileceğimi düşünmemdir. Burada bizim gibi düşünen, bizim gibi dertleri ve hisleri olan insan çok. Bu insanların benim fanlarımla çok farklı bir ilişkim var; ben dinleyicilerimin sadece konser sahnesinde gördüğü bir şarkıcı değilim. Ben dinleyicilerimle haşır neşir olmaktan yanayım; sarılmak isteyen sarılır, imza isteyen alır, sohbet etmek isteyenle konuşurum. Hayranlık olayına da karşıyım, sonuçta ben de bir insanım, bir ayrıcalığım yok diye düşünüyorum. Ben de zamanında sahneye aşağıdan bakıyordum, imza istiyordum.
Eskiden sen de bayağı söyleşiler yapmışsın hip-hop yıldızlarıyla.
Evet, bayağı bir röportajım oldu. Ben bir hip-hop dergisi için çalıştım 93'ten 95'e kadar. Röportaj yapüğım Amerikan rapçileri içimdeki star kavramını değiştirdi; gördüm ki onlar da bizim gibi insanlar, yemek yiyip içiyorlar, uyuyorlar falan.
Kendi müzikal tarzını dünyadaki hangi gruplarla benzeştiriyorsun? Public Enemy gibi toplumsal muhaliflerle mi, yoksa Eminem,50 Cent gibi MTV kuşağı rapçileriyle mi karşılaştırılmaktan memnun olursun?
Organize Confussion grubundan kopan MC Mank ile özdeşleşiyorum. İnanılmaz lirikler yazabilen yaratıcı bir adam. Hiç tanışma fırsatı bulamadım ama samimiyetine inanıyorum ve kendime örnek alıyorum. N.Y. Queens'ten çıkmış Mank çok duyarlı, etkileyici bir MC'dir. Star-fan olayına bakışımı değiştiren adamdır kendisi.
ENFLASYONU DÜŞÜRMEYE GELMEDİM BEN
Zağa programına ilk çıktığında canlı performansında işkence eleştirisi olan içeriğe sahip bir bölümü söyledin, elektrik işkencesinden bahsediyordu şarkı. Ondan sonra programda sana yönelik bir tepki oldu mu?
Tepkiler sadece pozitifti. Okan Bayülgen masanın altına saklandı tabii. Acaba daha neler der ve beni tehlikeye sokar diye düşünmüştür ama ben biraz kendimi sansür ettim. Bu memlekette bazı şeylere dikkat etmek gerekiyor. 7 tane albümüm küfür içerdiği için piyasaya çıkmadı. Raple sosyal problemler çözülemez sonuçta, problemlere sadece işaret edebilirsin. Bize düşen görev bilinci, duyarlılığı geliştirmektir. Enflasyonu düşürmeye gelmedim ben. Dünyayı kurtaramayacağımın farkındayım.
Yeni albümün ne zaman geliyor?
Bu konuda planlarım var. Albümde Apo ve Kurşun yer alacak.
Ceza olacak mı?
Kesinlikle hayır, o dönem kapandı artık.
İkiden fazla aşçı yemeği bozar
Rap Türkiye'de hakikaten ruhunu bulabilmiş midir? Hip-hopçuların içinde ABD'deki Doğu-Batı yakalarının kavgasına benzer çekişme var mı? Şarkılardaki atışmalar derin mevzulara yol açıyor mu?
Olmaz mı, tabii ki var. Çok ciddi mevzulara yol açabiliyor insanlar arasındaki bu çekişmeler. Bireysel güce inandığım için birlik-beraberliğe de çok sıcak bakan biri değilim. Birey eğer gerçekten güçlüyse, gücü paylaşabilir. Almanların çok güzel bir sözü vardır: 'İkiden fazla aşçı yemeği bozar' derler. İki tane headline adam bir arada olamaz yani.
Bu senin Ceza'yla arkadaşlığını nasıl etkiliyor?
Benim kimseyle bir arkadaşlığım yok! Zamanında birtakım çalışmalarımız oldu, ama sonra ben kendi yoluma gitmemin en sağlıklı olacağını düşündüğüm için yürüyüp gittim. Zaten ben Ceza'yla çalışmadan önce de Fuat'tım, altı tane albümüm vardı. Öğrencilere ders vermekten workshoplanna kadar yapmadığım iş kalmamıştır 88'den beri. Çekişme olmasın diye kendi yolumdan yürümeyi seçtim. Ben headline olabilecek karakterde biriyim ve bunun farkındayım, o yüzden hiçbir grubun altın-da çıkmak istemem.
"Okyanuslar" adlı şarkında kullandığın liriklerin muhalif enerjisi ile TV reklamlarında popüler bir sima olarak boy göstermeni nasıl bağdaştırmak gerekiyor ? Fuat," İllegal" şarkısında ifade ettiği gibi illegallikten çıkıp ana akıma mı katıldı?
Hayır böyle bir şey düşünmedim hiçbir zaman. 14 yaşımdayken babamı, 17 yaşındayken annemi kaybettim ben ve o zamandan beri kendi ayaklarım üzerinde durmak zorundaydım. Destek almadan tek başıma ayakta kalmaya çalıştim. Almanya'da döner kesmenin dışında her işe girip çıktim. Türkiye'de bana reklam teklifleri geldi. Ben dolmuşa binen bir adamım, benim arabam falan yok.
Reklamlarda son model jiple boy gösteriyorsun?
Evet, reklamlarda öyle gözüküyorum. Çünkü reklamlardaki racon bu. Reklamlar baştan aşağı yalanlardan oluşur zaten. Bir ürünü satmak için uydurulmuş bir sürü şey işte.
Bunun içinde yer alman hayranlarında bir hayal kırıldığı yaratmıyor mu?
Hayranlarımda hayal kırıklığı yaratmasının benim için bir önemi yok. Hayranlarımın beni anlayışla karşılamasını bekliyorum. Ben 3-4 sene sokakta yaşadım rap yapabilmek için. Bana maddi açıdan çok önemli böylesi bir teklif geldiğinde durup düşündüm. Tamam yapüktan sonra bir sürü laf sayılır ama sonuçta evimin anahtarı olur elimde dedim. Hayatımı yaşayabilmem için paraya ihtiyacım var. Kimse 'Fuat, gel ben seni bedava Taksim'e gö-türeyim' demiyor! Bunlar benim ana akıma dahil olduğumu göstermez. Ben duruşumu hiçbir zaman bozmadım. Reklam şirketlerinin sunduğu metni bile değiştirip tekrar yazdım. Benim için geri çevrilemeyecek bir teklifti, ama bunlar benim muhalif yanımı zedelemez.
Acıların çocuğu ajitasyonu yapmadım
Ben aslında senin tarzını Fransız ekolüne daha çok benzetiyorum. Banliyölerden çıkmış Akheneton gibi isimlere seni daha çok benzetiyorum.
Evet, gettolarda yaşadığımı söyleyemem ama sonuçta ben yurtdışında doğdum ve büyüdüm. Orada her zaman yabancı olduğumu hissettim ben, gerçekten bunu hissettiriyorlar bakışlarıyla, davranışlarıyla Almanlar insana. Bu yabancılığı hissetmeme rağmen hiçbir zaman problem etmedim. Dedim ki 'burada yaşıyorsam ayak uydurmalıyım'. Ben 'acıların çocuğu' şeklinde ajitasyon yaparak bir yere gelmek istemiyorum. Benim gönlüm ağzımda, hiç çekinmeden doğrudan her şeyi söyleyebiliyorum. Hayaümdaki çok karanlık noktalan da açığa vurmaktan çekinmiyorum, bu şekilde zayıf yönlerimi de göstererek saldırılara da meydan vermiş oluyorum ama bu benim çekindiğim bir şey değil. İnsanların beni olduğum gibi tanıması çok önemli. TV'de falan bile bir moda girmiyorum, normal hayatımda na-sılsam öyle olmaya çalışıyorum.
Kesinlikle milliyetçi değilim, olmadım
Erkek egemen ve milliyetçi söylemin rap içindeki yeri nedir?
Bizim kültürümüzde milliyetçiliğin ve erkek egemenliğin önemli yerleri olduğu kuşkusuz. Erkekler de rapte bunu akıtıyorlar.
Türkiye'deki rapte özellikle kadınları dışlayan bir dil yok mu? Kadınlar rap dünyasında kendi dillerini bulabiliyorlar mı?
Ah bir de Almanya'dakileri dinle-sen. Almanya'da rap buradakinden çok daha seksist. Kadınları cinsel meta olarak gören bir yaklaşım mevcut orada. Bir kere etkileyemediğim bir şey için gurur duymam çok yanlış; benim dünyaya Türk veya Alman olarak gelmem benim etkilediğim bir şey değil.
Ben sadece altına imzasını atabileceğim şeylerle gurur duyabilirim, kendi ürettiklerimle gurur duyabilirim. Kesinlikle milliyetçi değilim, hiçbir zaman da olmadım. Halkımı ve ülkemi seviyorum, bu mekanı da tarihini de. Milliyetçilikle yurtseverlik arasında bir fark olmalı bence